9 Nisan 2021 Cuma

Tembel Adam Masalı


Tembel Adam Masalı Dedem Korkut`un dediği gibi: Yıllar önce, develer tellal iken, ben babamın beşiğini sallar iken, doğruluklar ülkesinde insanlar mutluluk içinde yaşıyormuşlar. Tüm insanları mutlu etmenin yolunu bulmuş olduğu için herkes Kral`ı çok seviyormuş.

Bu ülkede herkes gücünün yettiği kadar çalışırmış. Toplanan gelirden gereksinimleri kadar pay alırmış. Ülkede herkes canla başla çalışırken yalnız Kral çalışmaz, çalışanların ürettiğini satıp gelir toplama işini üstlenerek çalışmalara katkıda bulunurmuş. Kral toplanan gelirin dağıtımını kendi yönetir, haksızlık olmamasına özen gösterirmiş.

Bir gün ülkeye tembel bir adam gelmiş. Ülkeyi çok sevmiş. Ülkede yaşamak için Kral`dan izin istemiş. Kral, yaşamla ilgili tüm kuralları anlatmış. Bu kurallara uyduğu sürece ülkede yaşayabileceğini söylemiş. Yabancı adam ülkeye kabul edilince, sevinç içinde Kral`ın yanından ayrılmış ve yeni ülkesinde diğer insanlar gibi yaşamaya başlamış.

İlk zamanlar, o da işine herkes gibi zamanında gider, gücü yettiğince çalışır, gelirden gereksinimi kadar pay alırmış. Kimse onun ülkedeki varlığından etkilenmemiş. Hatta, üretime katkısı olduğu için sevmişler bile.

Tembel adam zaman geçtikçe işe geç gelmeye, hasta olduğunu söyleyip bazen hiç gelmemeye başlamış. İşi aksattığında, bulduğu gerekçeler öyle inandırıcı imiş ki, kimse onun gerçek niyetini anlayamamış. Diğer çalışanlar iş aksamasın diye onun yapması gerekenleri de yapmak zorunda kalmışlar. Ürün yine eskisi gibi zamanında tamamlanmış. Tembel Adam'dan kaynaklanan gecikme, diğerlerinin onun yerine çalışmasıyla önlendiğinden, toplanan gelirde bir azalma olmamış.

Olga Tokarczuk: Penceremden Gözüken Yeni Dünya


 [Olga Tokarczuk'un bu yazısı, Newyorker'da yayımlanmış. Ekşi Sözlük yazarı da çevirmiş. Hem yazarı sevdiğim hem de yazıyı beğendiğim için buraya aldım. Okumaya, üzerinde konuşmaya değer. DK]


Penceremden Gözüken Yeni Dünya 

Penceremden baktığımda burada yaşamaya karar vermemin sebebi olan çok sevdiğim beyaz dut ağacını görebiliyorum. Dut ağacı cömert bir ağaçtır. İlkbahar ve yaz boyunca tatlı ve sağlıklı meyveleriyle onlarca kuş ailesini besler. Şu anda yapraksız olduğu için sessiz bir sokak görüş alanıma giriyor. İnsanlar parka giderken bu sokaktan geçiyor. Wroclaw’da mevsim neredeyse yaz. Kör edici bir güneş, mavi gökyüzü, temiz hava. Bugün köpeğimi gezdirirken iki adet saksağan kuşunun bir baykuşu kovaladığını gördüm. Baykuş ile göz göze geldik. Hayvanlar da sabırsızlıkla neler olacağını merak ediyor gibi gözüküyor.

Uzun zamandır dünyayı çok fazla hissediyor gibiydim. Çok fazla, çok hızlı, çok gürültülü. O yüzden bir izolasyon travması yaşadığım söylenemez. Benim için insanları görmemek zor değil. Sinemalar kapandığı için üzgün değilim. Alışveriş merkezlerinin kapanmasını umursamıyorum bile. Tabii ki işlerini kaybeden insanları düşündüğümde üzülüyorum. Fakat yaklaşan karantinayı duyduğumda rahatladığımı hissetmiştim. Biliyorum ki birçok insan, bu düşüncesinden utansa bile aynı şeyleri düşünüyor. Hiperaktif dışa dönükler tarafından boğulmuş, istismar edilmiş içe kapanıklıklar gün yüzüne çıkmaya başladı.

Pencereden komşumu izliyorum. Kendisi her daim çok çalışan bir avukat. Son zamanlara kadar cüppesiyle işe gidiyordu. Şimdi bol bir pantolon ile bahçesindeki dallarla ilgileniyor. Ortalığı düzenliyor. Gençler kıştan bu yana yürüyüşe götürmedikleri yaşlı köpeklerini gezdiriyorlar. Köpek sendeleyerek yürürken sabırla ritmine ayak uydurarak. Çöp kamyonu büyük bir gürültüyle çöpleri topluyor.