24 Nisan 2018 Salı

Karanlığın Sol Eli: Karhide Ülkesinden Tibe'nin Planları

Ursula K. Le Guin

Bilimkurgunun en önemli iki ödülü olan Hugo ve Nebula'yı kazanarak kısa zamanda türünün klasikleri arasına giren Karanlığın Sol Eli, dünyamıza çok benzeyen Kış adlı bir gezegende geçer. Bu gezegende yılın en sıcak zamanlarında bile yarı-kutup iklimi yaşanır ve tüm sakinleri çift cinsiyetlidir (androjen). Cinsel kimliğin bir Statü ya da güç aracı olarak kullanılmadığı bu gezegende kişiler yılın belli bir döneminde o anki hormonal durumlarına göre erkek ya da kadın olmaktadırlar. Öyle ki, birkaç çocuk doğurmuş bir ana daha sonra başka çocukların babası olabilmektedir. ....
Bir gün Kış'a uzaydan bir erkek elçi gelir [Genli Ai.ve onların da katılmasını istediği bir gezegenler birliğinden söz eder... Elçinin gelişiyle birlikte yerli ile yabancı, erkek ile dişi, benzerlik ve benzemezlik, parça ile bütün arasındaki ilişki ve çelişkiler insanlardaki karşılıklarını bulup yaşamaya başlar... Tanıtım Bölümünden

*************
Gethen'in Haritası
http://www.ursulakleguin.com/LHoD-GethenMap-Czech.html


"Bütün yılı Eski Karhide'de geçirmek istemiyorsam Kargav geçitleri kapanmadan Batıya dönmem gerekiyordu. Burada, kıyıda bile yazın son ayında iki kez kar serpiştirmişti. Pek içimden gelmese de tekrar batıya doğru yola koyuldum ve güzün ilk ayı olan Gor'da Erhenrang'a geldim. Argaven [Karhide kralı], Warrever'deki yazlık saraya çekilmiş, gebeliği ve lohusalığı süresince Pemmer harge remir Tibe'yi kral naibi tayin etmişti. Tibe gücünün doruğundaydı. Erhenrang'a varışımın üzerinden birkaç saat geçmeden Karhide tahlillerimde ne kadar hatalı olduğumu gördüm -çok eskimişlerdi- ve burada kendimi rahatsız, hatta güvensiz hissetmeye başladım.

Argaven deliydi; kafasındaki korkunç bulanıklık başkentin havasını daha da karartıyordu; o ise korkuyla besleniyordu. Saltanatı sırasında bütün iyi işler, bakanları ve kiorremi [meclis] tarafından yapılmıştı. Ama fazla zarar da vermemişti. Kendi karabasanlarıyla boğuşması krallığı sarsmamıştı. Kuzeni Tibe ise başka bir cinsti, onun deliliğinde bir mantık vardı. Tibe ne zaman ve nasıl harekete geçeceğini biliyordu. Yalnızca, ne zaman duracağını bilmiyordu.

Tibe sık sık radyoda konuşmalar yapıyordu. Estraven yönetimdeyken böyle yapmazdı. Karhidelilerin alışkanlıklarında yoktu bu: Hükümranlıkları halka açık değildi; örtük ve dolaylıydı. Tibe ise nutuklar atıyordu. Radyoda sesini duyduğumda gene o uzun dişli sırıtışı ve çizgilerle örtülü suratı geldi gözümün önüne. Nutukları uzun ve yüksek perdedendi; Karhide övgüleri, Orgoreyn [Gezegendeki diğer siyasi güç] aşağılamaları, "hain hiziplerin" yerilmesi, "Krallığın birlik ve bütünlüğü" lafları, tarih, ahlak ve ekonomi dersleri, pohpohlamaya, dalkavukluğa varan karmakarışık, heyecanlı bir tonda okunuyordu. Bol bol ülkenin onurundan ve anavatan sevgisinden söz ediyor; ama şifgretor [geleneksel onur, prestij ilişkileri] kişisel gurur ya da itibar konularına pek girmiyordu. Karhide, Sinoth Vadisi'nde bundan söz edemeyecek denli itibar kaybına mı uğramıştı? Hayır; çünkü sık sık Sinoth Vadisinden söz ediyordu. Şifgretordan özellikle bahsetmediği çünkü daha temel, kontrol edilemez türden duygular uyandırmak istediği sonucuna vardım. Tüm şifgretor kalıplarının üzerinde yükselecek, kendini yüceltecek bir şeyler istiyordu. Dinleyicilerinin korkmasını ve öfkelenmesini istiyordu. Bu sözleri ne kadar çok kullansa da, kullandığı temalar gurur ve sevgi değildi aslında, bu kelimeler onun ağzında kendini beğenmişlik ve nefret anlamına geliyordu. Gerçekten de çokça söz ediyordu; kendi deyişiyle "medeniyetin üstünü örten yaldızı kazıyordu".

Kullanışlı, her anlama çekilebilen, aldatıcı bir metafordu bu derindeki soylu gerçekliği örten yaldız (ya da boya, cila her neyse). Bir yığın yanlışı hasıraltı edebilirdi. Bunların en tehlikelilerinden biri de medeniyetin yapay, doğa dışı, yani ilkelliğin karşıtı olduğu iması... Elbette, yaldız filan yok aslında, hepsi bir büyüme süreci, ilkellik de medeniyet de aynı şeyin farklı dereceleri. Eğer medeniyetin bir karşıtı varsa, savaştır bu. Bunlardan ya biri olur ya öteki, ikisi birden olamaz. Tibe'nin bitmek bilmez, ateşli nutuklarını dinlerken korkutarak ve ikna yoluyla yapmaya çalıştığı şeyin, halkını daha tarih başlamadan yaptıkları bir seçimi, bu iki karşıt arasında yaptıkları seçimi değiştirmeye zorlamak olduğunu düşünüyordum.

Zaman gelmişti belki de. Maddi ve teknolojik ilerlemeleri yavaş olduğundan "ilerleme'ye kendi başına fazla bir değer atfetmemişlerdi. Sonuçta iklimlerinin insafına kalmış da değillerdi, mahsul kötü olunca bütün bir bölge açlıktan kırılmıyor ya da ağır geçen bir kış bir şehrin dışarıyla bağlantısını yok etmiyordu artık. Bu maddi istikrar temelinde Orgoreyn, birleşmiş ve gitgide merkezileşen bir devleti adım adım inşa etmişti. Şimdi Karhide de kendini toplayıp aynı şeyi yapacaktı; ve bunu yapmanın yolu gurura seslenmek, ticareti artırmak ya da yolları, çiftlikleri, okulları falan geliştirmek değildi, hiçbiri değil, bunlar Tibe'nin elinin tersiyle ittiği medeniyetti, yaldızdı. Daha garantili bir şeyin peşindeydi o; halkını bir millete dönüştürmek için garantili, hızlı ve kalıcı bir yol: Savaş. Bu konuda düşünceleri pek açık değildi ama oldukça kesindi. Halkı hızla ve tümüyle seferber etmenin başka bir yolu daha vardı; yeni bir din. Bu da elinin altında olmadığına göre bunu savaşla yapacaktı."
Karanlığın Sol Eli için çalışma haritası (zihin haritası)


Karanlığın Sol Eli, Ursula K. Le Guin, Özgün Adı The Left Hand of Darkness, Ayrıntı Yayınları, 2011/5

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder